Genel Sağlık

GÖZLERİ KÖR EDEBİLEN GİZLİ HASTALIK – GÖZ TANSİYONU VE KURTULMAK İÇİN YAPABİLECEĞİN DOĞAL TEDAVİLER




Göz tansiyonu, göz içinde üretilen sıvı basıncının görme sinirine zarar verebilecek düzeyde yükselmesi sebebiyle oluşur ve zamanla görmede oransal kayıplara yol açabilir. Halk arasında “göz tansiyonu” ve “karasu” olarak adlandırılan glokom, özellikle ileri yaşlardaki kişiler için önemli bir tehdit unsurudur. Küresel anlamda göz tansiyonu sebebiyle görme yetisini kaybeden insanların sayısı 7 milyondan fazladır. Glokomun temel özelliği çoğu hasta da ciddi ve geri dönüşsüz görme kaybı oluşana kadar hiçbir belirti vermesidir. Bu nedenle 45 yaş sonrası her birey senede bir kez göz muayenesi olmalı, sadece göz tansiyonu ölçülmesi ile kalınmamalı OCT yani sinir hücre sayımı yapan tomografi cihazı ile de ölçüm yapılmalıdır.

Doğal yollarla glokoma yakalanmamak veya yakalandıysanız daha ilerlemesin önlemek için yapmanız gerekenlere geçmeden önce çok önemli bir uyarıda bulunmak isteriz.

ÖNEMLİ UYARI:

Göz tansiyonunu ölçmek için en sık kullanılan yöntem, air-puff denen göze hava üfleyen cihazdır. Bu cihaz kolay ölçüm sağlasa da temelde sadece bir tarama cihazıdır. Asıl cihaz glokom hastalarının tanı ve takibinde kullanılması şart olan, göze damla damlatılarak mavi ışık ile ölçüm yapan aplanasyon tonometresidir. Bu cihaz, göz tansiyonu ölçümündeki en hassas cihazdır ve hata yapma ihtimali havalı cihaza göre çok düşüktür.  Sadece havalı cihazla ölçümü yüksek çıktığı niçin gereksiz yere glokom tanısı almış ve yan etkileri olan glokom ilaçları kullanan hastalara sık rastlanmaktadır. Bu nedenle altını çizerek söylüyoruz ki mutlaka mavi ışık ile ölçüm yapan aplanasyon tonometresi kullanılarak yapılan ölçümlere güvenmelisiniz.

Şimdi bu sinsi hastalıktan korunmak ve eğer sizde de varsa ilerlemesini durdurmak için yapabileceğiniz doğal yöntemlere geçebiliriz:



1- GÜNDE 5000 ADIM ATIN:

Amerika’da ulusal anket verilerini kullanan araştırmacılar fiziksel olarak aktif olan ve düzenli spor yapan kişilerin yapmayanlara göre glokom hastalığına yakalanma riskinin %73 daha az olduğunu buldular. Bu oran gerçekten de dikkat çekici şekilde yüksek. Doktorlar egzersiz konusunda şunu vurguluyorlar. Ağırlık kaldırma içeren ve başınızın kalbinizden aşağı inmesine neden olan spor hareketleri göz içi basıncının artmasına neden olabilir ve bunlardan uzak durmak gereklidir. Örneğin aşağı bakan köpek adı verilen yoga hareketleri  önerilmiyor. Ancak orta tempolu bir yürüyüş tüm vücutta kan dolaşım hızını arttırıyor ve gözler için de büyük faydalar sağlıyor. Bu yürüyüş tüm bedene fayda sağlarken göz basıncının da düşmesine neden oluyor.  En zararsız ve en etkili egzersiz formu olarak 45 dakikalık orta tempoda bir yürüyüş sizi bu tehlikeli hastalıktan koruyacak veya ilerlemesine engel olacaktır.

2- KİLO VERİN VE ŞEKERİNİZİ DÜŞÜRÜN:

Fazla kilonuz varsa bunu göz sağlığınız için de vermeniz şart. Kilolu ya da obez kişilerde göz içi basıncının diğer adıyla intraoküler basıncın daha yüksek olabileceğine dair bazı bilimsel bulgular var. Üstelik fazla kilolu olmak çoğunlukla kan şekerinin de yükselmesine ve tip-2 diyabet hastalığına da yol açıyor. Şeker yüksekliği ise kan damarlarında değişikliklere ve dolayısıyla gözlerdeki kan akışında bozulmalara yol açabiliyor. Göz içindeki kan akışının azalması optik sinirin zarar görmesine neden olabilir ve bu da glokom riskini ciddi oranda yükseltiyor. Fazla kilolu olduğunuzda vücudunuzda yağ birikimi oluşuyor. Bu yağ birikimi ise gözlerdeki sıvı akışını azaltıyor. Bunun kendisi ise gözde basıncın artmasına yetiyor.

3- AĞIRLIK KALDIRMAYIN VE NEFESİNİZİ TUTMAYIN:

Eğer hali hazırda göz tansiyonunuz yüksek ise şu iki eylemden kaçınmanız büyük önem taşıyor: ağırlık kaldırmak ve nefesini tutmak. Valsalva manevrası, nefes borusunu kapatarak karın içi ve göğüs boşluğu basıncını artıran bir manevradır. Valsalva manevrası, doğal olarak bazı aktiviteler sırasında meydana gelir; örneğin, öksürme, ıkınma, ağır kaldırma, üflemeli bir enstrüman çalma veya kusma esnasında bu manevra kendiliğinden gerçekleşebilir. Bu nefes tutma işlemi sırasında göz içi basınç doğal olarak artar. Bu nedenle ağır kaldırırken nefesimizi tutma refleksimiz olduğunu unutmamalıyız. Aynı şekilde aşırı yoğun öksürmelerde ve ıkınmalarda da aynı şey başımıza gelebilir. Uyku apnesine de dikkat edilmelidir. Uyku apnesi uyku sırasında solunumun tekrarlayan şekilde durduğu ve başladığı bir durumdur. Uyku apnesi, özellikle gece boyunca beyin ve gözler dahil olmak üzere vücudun birçok bölgesinde oksijen seviyelerinde düşüşlere neden olur. Optik sinir, oksijen azlığına duyarlı bir yapı olduğundan, bu oksijen yetersizliği optik sinirde hasar riskini artırabilir ve glokomun gelişimine yol açabilir. Göz içi basıncınız uyku apnesi yaşıyor olduğunuz için artıyor olabilir.




4- BOL ROKA VE ISPANAK YİYİN:

Roka ve ıspanak ülkemizde bolca bulunan ve sevilen sebzelerdir. Genel olarak koyu yeşil yapraklı sebzeler nitrat açısından zengindir. Nitratlar vücudunuzda nitrik oksit adı verilen bir maddeye dönüşür. Bu madde, kan damarlarınızın iç yüzeyini gevşetmeye yardımcı olur ve kan damarlarının strese ve hangi zamanda ne kadar kan akışı gerektiğine adapte olmasını sağlar. Bu durumun, gözdeki drenaj kanallarına ve göz içi basıncına olumlu etkileri olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ayrıca bu sebzeleri ağızda iyice çiğnemek nitrat emilimini arttrıyor; bu sebeple bolca çiğneyerek ve haftada en az 3 kere diyetinize ekleyerek yemenizi tavsiye ederiz.

5- UYKU POZİSYONUNA DİKKAT EDİN:

Uyku sırasında baş ve gözlerin konumu, göz içi basıncını etkileyebilir ve glokom riski taşıyan ya da glokom tanısı konmuş kişilerde optik sinir üzerindeki baskıyı artırabilir. Yan yatma, özellikle aynı gözün sürekli olarak aşağıda kaldığı durumlarda, göz içi basıncı artabilir. Araştırmalar, yastığa daha yakın olan gözün uyku sırasında daha yüksek göz içi basıncına sahip olabileceğini göstermiştir. Bu, yastığın göz küresine uyguladığı baskı veya kan akışının değişmesi nedeniyle olabilir. Bu basınç artışı, özellikle o göz glokom riski altındaysa, optik sinire zarar verme olasılığını artırabilir. Bu nedenle hangi gözünüzde glokom riski varsa o gözün olduğu tarafa dönerek yatmamalısınız. En uygun uyku pozisyonu sırt üstü ve başı kalp hizasının üstünde tutarak yatmaktır. Bunun için yastığınızın yüksek olmasını tavsiye ediyoruz.




6- GİNGKO BİLOBA TAKVİYESİ ALIN:

Ginkgo biloba’nın birçok faydası olduğunu ve özellikle gözler için oldukça önemli olduğunu biliyoruz. Bu faydalardan biri, serbest radikal hasarını azaltmasıdır ve bu durumun, görme alanı kaybını yavaşlattığı ve normal tansiyonlu glokomu olan hastalarda görme fonksiyonunu iyileştirdiği gösterilmiştir. Yapılan çalışmalarda göz içi basıncını düşürmese de, görme alanı kaybını önlemiş veya en azından yavaşlatmıştır, bu da oldukça iyi bir sonuçtur. Ne kadar Ginkgo biloba alınması gerektiği sorusuna gelince, kısa vadeli etkilerle ilgili çalışmalarda günde iki kez 80 miligram almanın dört hafta boyunca optik sinir çevresindeki kan akışını iyileştirdiği görülmüştür. Bu, optik sinirin etrafındaki kan akışının arttığı anlamına gelir ve kan akışı, glokomdan korunmada önemli rol oynar. Başka bir çalışmada ise dört hafta boyunca günde üç kez 40 miligram alındığında, göz içi basıncında bir değişiklik olmasa da normal tansiyonlu glokomu olan hastalarda mevcut görme alanı hasarını iyileştirdiği tespit edilmiştir.  Yalnız bu takviyeyi kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Ginkgo biloba kanama riskini artırabilir, bu nedenle kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler dikkatli olmalılar.

7- MUCİZE BİTKİ SAFRANI YEMEKLERİNİZE KATIN:

Safran gerçekten de sağlığa olan faydalarıyla mucizevi bir bitkidir. Glokomda göz içi basıncının artması, optik sinir hücrelerinde diğer adıyla retinal ganglion hücrelerinde iltihaplanmaya yol açabilir. Safranın, bu nöroinflamasyonu azaltarak optik sinir hücrelerinin korunmasına yardımcı olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar vardır. Bunların yanı sıra safran gözlerdeki hücresel hasarı en aza indirebilir. Safranın, göz içi basıncını düşürebileceğine dair bulgular mevcuttur. Küçük çaplı bir çalışmada, günlük 30 mg safran ekstresi kullanımı sonucunda katılımcıların göz içi basıncında belirgin bir düşüş gözlemlenmiştir. Safranı yemeklerinize ekleyebilir veya takviye olarak alabilirsiniz. Yalnız takviye olarak alacaksınız hep söylediğimiz gibi mutlaka doktorunuza danışın çünkü kullandığınız bazı ilaçlarla olumsuz etkileşime girebilir.




8- GÜNLÜK DİYETİNİZE MUTLAKA ZERDEÇAL EKLEYİN:

Zerdeçalın etkin maddesi olan kurkumin, güçlü antioksidan ve anti-enflamatuar özelliklere sahiptir. Bu özellikler, glokomun ilerlemesini yavaşlatmada veya göz sağlığını korumada olumlu etkiler göstermiştir. Kurkuminin anti-enflamatuar özellikleri, gözdeki iltihabı azaltarak optik sinir hücrelerini koruyabilir. Bu, optik sinir üzerinde birikmiş olan baskıyı hafifletebilir ve sinir hasarını yavaşlatabilir. Kurkuminin en büyük sorunlarından biri, vücut tarafından zor emilmesidir. Bu yüzden zerdeçalın karabiberde bulunan piperin ile birlikte alınması öneriliyor. Böyle yapmak zerdeçalda bulunan kurkuminin emilimini arttıyor ve daha fazla faydalı olmasını sağlıyor.

9- GOJİ BERRY VEYA DİĞER ADIYLA KURT ÜZÜMÜ YİYİN:

Kurt üzümü (Lycium barbarum), geleneksel Çin tıbbında kullanılan bir meyvedir ve aynı zamanda Goji berry olarak da bilinir. Etkili bileşeni olduğuna inanılan Lycium barbarum polisakkaritleri (LBP), güçlü antioksidan özellikleriyle dikkat çeker. Çalı formunda olan, soğuğa ve sıcağa karşı dayanıklılık gösteren bu bitki ülkemizin  hemen her bölgesinde rahatlıkla yetişiyor. Araştırmalar, goji berry tüketmenin, glokomlu kişilerde gözdeki önemli hücreleri koruyabileceğini ve görme yetisini muhafaza edebileceğini öne sürmektedir. Kurt üzümünde var olan yüksek miktardaki zeaksantin ve lutein gözleri her türlü hücre hasarına karşı korur. Bu meyveyi taze, kurutulmuş, yemeklere katarak veya çay olarak tüketebilirsiniz.

10- B12 VİTAMİN SEVİYELERİNİ KONTROL ETTİRİN VE EKSİKSE MUTLAKA TAKVİYE ALIN:

B12 vitamini, sinir sisteminin sağlıklı işleyişi için kritik bir vitamindir. Glokom, göz içi basıncının artması sonucu optik sinirin zarar görmesidir. B12 vitamini, sinir hücrelerinin korunmasına yardımcı olabilir ve optik sinirin sağlığını destekler. Ayrıca, bazı çalışmalar, yüksek homosistein seviyelerinin glokom riskini artırabileceğini ve B12 vitamininin bu seviyeleri düşürerek glokom riskini azaltabileceğini öne sürmektedir. B12 vitamini eksikliği, optik nöronlarda hasara yol açabilir. Yeterli B12 alımı, bu hücrelerin sağlığını korumada yardımcı olacaktır. Bu nedenle zaman zaman B12 eksikliğiniz olup olmadığını kontrol ettirmenizde fayda vardır. Eğer eksiklik çıkarsa takviye almanız göz sağlığınızı korumanız açısından çok önemlidir. B12 vitaminini metilkobalamin formunda almanızı tavsiye ederiz çünkü normal tansiyonlu glokom hastalarında görme alanı kaybına karşı koruyucu etkiler gösterdiği bulunmuştur.




11- B3 VİTAMİNİ TAKVİYESİ ALABİLİRSİNİZ:

B3 vitamini (özellikle nikotinamid formu), glokom tedavisinde potansiyel bir destek olarak incelenmektedir. Yapılan klinik çalışmalar, yüksek doz B3 vitamini takviyesinin glokom hastalarında optik sinir hücrelerini koruyarak görme fonksiyonunu iyileştirebileceğini göstermiştir. Bu çalışmalar, özellikle retina ve optik sinirdeki hücrelerin enerji üretim süreçlerini destekleyerek sinir hücrelerinin hasar görmesini önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürmektedir. Avustralya Göz Araştırma Merkezi tarafından dünya çapındaki klinik bir çalışmayı yürüten Dr. Flora Hui bir arabanın motoruna yağ eklemek gibi, B3 vitamini hücreleri hasardan korumak ve glokomdan etkilenen hücrelerin daha iyi çalışmasına yardımcı olmak için kullanılabilir demiştir. Glokom tedavisi için B3 vitamini kullanmayı düşünen kişilerin, doktorlarına danışarak bu takviyeyi mevcut tedavilerine eklemelerini tavsiye ediyoruz.




Kaynakça:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir